top of page
Ara
Yazarın fotoğrafıFatih Sakarya

MİRASTAN MAL KAÇIRMA (MURİS MUVAZAASI) DAVASI

Mirastan mal kaçırma veya miras muvazaası dava süreci, bir mirasın değerini küçültmek veya mirasçılara ait bir mülkiyeti korumak amacıyla mirasçılar veya diğer ilgili kişiler tarafından açılan bir hukuki davadır. Bu tür bir dava, genellikle aile içi veya miras hukukuyla ilgili anlaşmazlıkların çözümü için kullanılır.


Muvazaalı işlem, taraflar arasında aslında gerçek iradeleri ile yapmadıkları, ancak üçüncü kişileri yanıltmak veya yasal düzenlemeleri atlatmak amacıyla gerçekleştirdikleri bir işlemi ifade eder. Tarafların bu tür bir işlemi gizlemek için, işlemin yasal bir şekilde görünmesini sağlayacaklarını ancak aslında gerçekte bu işlemi yapma amacının dışında bir anlaşma yaptıklarını kabul etmek yaygındır. Bu tür işlemler, yasal olarak geçerli olmayabilir ve mahkemeler tarafından muvazaa nedeniyle iptal edilebilir.


Miras muvazaası örneğinde, miras bırakanın taşınmazları üçüncü kişilere devrettiği bir satış işlemi görünüşte yasal bir işlem gibi gözükebilir. Ancak gerçekte bu işlem, mirasçılara mirastan mal kaçırmak amacıyla yapılmışsa, bu bir muvazaalı işlem olabilir. Muvazaa nedeniyle yapılan işlem, yasal açıdan geçersiz kabul edilebilir ve mirasçıların mirastan hak ettikleri payı almasını engellemek için kullanılan bu tür hileli işlemlerle mücadele edilir. Mahkemeler, muvazaalı işlemi tespit etmek ve iptal etmek için kanıtları değerlendirir. Muvazaa nedeniyle yapılan işlem, genellikle tarafların gerçek niyetini kanıtlayan delillerle çürütülebilir.


Muvazaa şartlarının gerçekleşmesi için genellikle aşağıdaki üç koşulun bir arada bulunması gerekmektedir:


Gerçek Amaç ile İşlem Uyumsuzluğu: Tarafların gerçek amaçları ile yaptıkları işlem arasında bilerek ve isteyerek yapılan bir uyumsuzluk olmalıdır. Yani taraflar, işlemi gerçekleştirirken görünürde yasal bir işlem yapmış gibi görünseler bile aslında farklı bir nedenle işlem yapmış olmalıdırlar. İşlem görünürde geçerli olsa da gerçekte tarafların bu işlemi gerçekleştirme amacı farklıdır.


Üçüncü Kişileri Aldatma Amacı: Tarafların bu işlemi yaparken bir üçüncü kişiyi aldatma amacı taşımaları gerekmektedir. Muvazaa, üçüncü kişilere karşı yapılan hileli bir işlemi ifade eder. Taraflar, üçüncü kişileri bu işlemi gerçekten yaptıkları nedenle aldatmalıdır.


Taraflar Arasında Anlaşma: Tarafların muvazaa işlemi yapma konusunda aralarında bir anlaşma yapmış olmaları gerekir. Bu anlaşma, görünürdeki işlemle gerçek amaçları arasındaki uyumsuzluğu ve üçüncü kişileri aldatma amacını desteklemelidir. Anlaşma sözlü veya yazılı olabilir.


Miras muvazaası davası, muvazaa şartlarının varlığını araştıran bir hukuki süreçtir. Bu şartlar genellikle şunlardır:


Görünüşteki İşlem (Sözleşme): İlk unsur, görünüşte bir işlem veya sözleşmenin varlığını gerektirir. Yani taraflar arasında yasal olarak geçerli bir işlem gerçekleştirilmiş gibi görünmelidir.


Muvazaa Anlaşması: Muvazaa iddiasının temelinde, taraflar arasında bir muvazaanın gerçekleştiğine dair bir anlaşma olmalıdır. Yani taraflar işlemi gerçekleştirmek için yasal bir gerekçeye dayanmıyorlar ve gerçek amacı gizlemek için bir anlaşma yapmışlarsa, bu unsur mevcut olmalıdır.


Üçüncü Kişileri (Mirasçıları) Aldatma Amacı: Muvazaanın bir diğer temel unsuru, bu işlemle üçüncü kişileri aldatma amacını içerir. Taraflar, bu işlemi gerçekleştirerek mirasçıları veya başka üçüncü kişileri aldatmaya çalışıyorlarsa, bu unsur karşılanmış olur.


Gizli Sözleşme: Gizli sözleşme, tarafların gerçek niyetlerini ve muvazaanın mevcudiyetini belgeleyen bir unsur olabilir. Bu, yazılı veya sözlü bir anlaşma olabilir. Tarafların gerçek amacını ve muvazaayı gizlemek için birbirleriyle yaptıkları gizli anlaşmayı ifade eder.


Bu dört unsur, mirastan mal kaçırma davasında muvazaa iddiasının varlığını veya yokluğunu belirlemek için mahkeme tarafından dikkate alınır. Eğer bu dört unsurun tümü mevcutsa ve kanıtlar bu yönde ise, muvazaa nedeniyle yapılan işlem genellikle geçersiz kılınabilir ve mirasçıların hakları korunabilir. Ancak her dava durumu farklıdır ve mahkeme, tüm delilleri inceledikten sonra bir karar verir.


Mirastan mal kaçırma (muris muvazaası) davasını genellikle aşağıdaki kişiler açabilir:


Mirasçılar: Mirasçılar, mirastan mal kaçırma nedeniyle mirasçılara ait hakların ihlal edildiğini düşünüyorlarsa bu tür bir davayı açabilirler. Mirasçılar, miras bırakanın malvarlığını azaltarak mirastan hak ettikleri payı ellerinden almak isteyen bir muvazaa işlemi olduğunu iddia edebilirler. Saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkının ihlal edildiğini düşünen bir mirasçı, atanmış mirasçı veya evlatlık, muvazaayı tespit etmek amacıyla bu tür bir dava açabilir. Miras hakkı, genellikle yasal bir hak olduğu için mirasçıların bu haklarını koruma hakkı vardır.


Ancak, mirası reddeden kişiler veya mirastan feragat eden kişiler, genellikle bu tür davaları açma hakkına sahip değildirler. Mirası reddetmek veya feragat etmek, mirasçılıktan vazgeçmek anlamına gelir, bu nedenle bu kişiler genellikle mirasçı statüsünü kaybetmiş olurlar.


Vasiler: Miras bırakanın vasisi, miras bırakanın hayatta iken muvazaalı işlemleri hakkında bilgi sahibi olmuş ve bu işlemlerin mirastan mal kaçırmak amacıyla yapıldığını düşünüyorsa, mirastan mal kaçırma davası açabilir.


Alacaklılar: Mirasçılar veya diğer alacaklılar, miras bırakanın borçlarını ödemesini engellemek veya malvarlığını korumak amacıyla muvazaalı işlemleri tespit etmeye çalışabilirler. Alacaklılar, borçlarını tahsil etmek için muvazaa nedeniyle yapılan işlemlerin geçersizliğini talep edebilirler.



Zamanaşımı


Bu tür bir dava için zamanaşımı veya hak düşürücü süre uygulanmaz. Bu, mirasçıların veya diğer ilgili kişilerin mirastan mal kaçırma işlemlerini tespit etmek ve mirasçıların haklarını korumak amacıyla gerekli süreye sahip oldukları anlamına gelir.


5 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Kommentare


bottom of page